Adana’nın alanında saygın derneklerinden olan ATODER ile Muhasebe ve İdari danışmanlık konularında anlaşmaya vardır. ATODER bize emanet. http://www.atoder.org.tr/
Adana’nın alanında saygın derneklerinden olan ATODER ile Muhasebe ve İdari danışmanlık konularında anlaşmaya vardır. ATODER bize emanet. http://www.atoder.org.tr/
Adıyaman Gençlik ve Kültür Derneği ile Muhasebe ve idari danışmanlık sözleşmesi imzaladık. Her yıl Dernek Beyannamesini hazırlayıp sunacagız.
https://www.facebook.com/adiyamangenclikevi/
Dernek kuruluşu ile ilgili gerekli belgeler Dernekler Yönetmeliği’nin 5. maddesinde belirtilmiş olup, gerekli belgeler şunlardır:
a) Kurucular tarafından her sayfası imzalanmış iki adet dernek tüzüğü,
b) (Mülga bend: 29/12/2009 – 27448 S.R.G Yön\1.mad)
c) Dernek kurucuları arasında tüzel kişiliklerin bulunması hâlinde; bu tüzel kişilerin unvanı, yerleşim yeri ve kuruluş belgesi ile tüzel kişiliklerin organları tarafından yetkilendirilen gerçek kişi de belirtilmek kaydıyla bu konuda alınmış kararın fotokopisi,
d) Kurucular arasında yabancı dernek veya dernek ve vakıf dışında kar amacı gütmeyen kuruluşlar bulunması hâlinde, bu tüzel kişilerin dernek kurucusu olabileceğini gösteren İçişleri bakanlığınca verilmiş izin belgesi,
e) Kurucular arasında yabancı uyruklular varsa, bunların Türkiye’de yerleşme hakkına sahip olduklarını gösterir belgelerin fotokopileri,
f) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, yerleşim yerlerini ve imzalarını belirten liste.
Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçeler hariç diğer ilçelerdeki dernek kuruluş işlemlerinde istenen belgeler birer artırılarak verilir.
Buna göre, dernek kuruluşu için adli sicil belgesi almanıza gerek yoktur. Derneği Büyükşehirbelediyesi sınırları dışındaki ilçelerden birinde kuracak iseniz, yukarıda belirtilen belgelerin maddede belirtilenden bir nüsha fazlası ile başvurmak gereklidir.
Ancak şayet il merkezleri ile Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kuracak iseniz, maddede belirtilen belgeleri maddede belirtilen nüshalarda hazırlamanız yeterlidir.
Medeni Kanun’un 56. maddesinde dernekler; gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları olarak tanımlanmaktadır.
Medeni Kanun’un 59. maddesine göre dernekler; kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar. Dernekler Yönetmeliği’nin 5. maddesinde kuruluş bildirimi ile birlikte verilmesi gereken tüm belgeler liste hâlinde sayılmıştır.
Kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden Medeni Kanun’un 60. maddesi uyarınca incelenir. Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde, bunların giderilmesi veya tamamlanması derhâl kuruculardan istenir.
Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve tespit edilen kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması için durumu cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı, mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir.
Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmamış ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmişse, keyfiyet derhâl derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
|
||||
|
||||
Sayı |
: |
51421814-130[17-2012/184]-44 |
07/04/2014 |
|
Konu |
: |
Dernek tarafından yapılan kurs ve seminerlerin iktisadi işletme oluşturup oluşturmayacağı |
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, dernek üyelerinden alacağınız aidatların katma değer vergisine tabi olup olmadığı ile dernek tüzüğü dahilinde kişisel gelişim faaliyetleri çerçevesinde (diksiyon, iletişim becerileri, hızlı okuma, hafıza teknikleri eğitimi gibi) kurs ve seminerler düzenlemek istediğiniz ve bu eğitimleri verebilmek için dışarıdan uzman kişilerin de temin edileceği belirtilerek bu durumun vergi mevzuatı açısından değerlendirilmesi talep edilmektedir.
A) KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1/1-ç maddesi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup, Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “2.4. Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler” başlıklı bölümünde iktisadi işletmenin belirgin özelliklerine yer verilmiş olup, bunlar; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı vaya hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır. Anılan bölümde, iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.
Dernekler, tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birlikte derneklere ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefi olup vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar.
Buna göre, derneğinizce düzenlenen kurs ve seminerlerin bir bedel karşılığı olmaksızın yerine getirilmesi halinde bu hizmetlerden dolayı derneğe bağlı bir iktisadi işletme oluşmayacaktır. Ancak kar amacı güdülmese dahi bu hizmetlerin yerine getirilmesi için yapılan masrafların hizmet verilenden tahsil edilmesi, doğrudan bağış adı altında da olsa bir bedel alınması durumunda derneğe bağlı bir iktisadi işletme oluşacağından, bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edileceği tabiidir.
Diğer taraftan, derneklerin herhangi bir teslim ve hizmet karşılığı olmayan üyelik aidatlarının kurumlar vergisine tabi tutulmaması, ancak ödemenin bir teslim veya hizmet karşılığı yapılması halinde vergilendirilmesi gerekmektedir.
B) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (g) bendinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu,
17 nci maddesinin birinci fıkrasında, genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, bunların teşkil ettikleri birlikler, üniversiteler, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi parti ve sendikalar, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, kamu menfaatine yararlı dernekler, tarımsal amaçlı kooperatifler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların, ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetleri ile tiyatro, konser salonu, kütüphane, sergi, okuma ve konferans salonları ile spor tesisleri işletmek veya yönetmek suretiyle ifa ettikleri kültür ve eğitim faaliyetlerine ilişkin teslim ve hizmetlerinin KDV den istisna olduğu,
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, derneğinizin kurs ve seminer faaliyetleri nedeniyle oluşan derneğinize ait iktisadi işletmenin teslim ve hizmetleri adı geçen Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (g) bendine göre KDV ye tabi olacaktır.
Diğer taraftan, 08.08.2011 tarihli 60 No.lu KDV Sirkülerinde; “Üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatlar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV nin konusuna girmemektedir. Örneğin dernek tüzüğünde belirtilen gelirlerden olan üye aidatları KDV ye tabi tutulmayacaktır.” açıklamaları yer almaktadır.
Bu itibarla, dernek tüzüğünde belirtilen üye aidatlarının herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemesi şartıyla KDV ye tabi tutulmaması gerekmektedir. Ancak, derneğinizin üyelerine vereceği kurs ve seminer faaliyetlerinin karşılığı olarak alınacak üyelik aidatları kurum kazancının bir unsuru olarak KDV ye tabi olacaktır.
C) VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin işe başlamayı vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları; 172 nci maddesinde, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin defter tutmaya mecbur oldukları; 176 ncı maddesinde defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış tüccarlardan I inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacakları; 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıfa dahil oldukları hüküm altına alındıktan sonra, 182 nci maddede, bilanço esasında tutulacak defterler sayılmış, 220 nci maddede ise tasdike tabi defterlere ilişkin hükümler yer almıştır.
Mezkûr Kanunun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 230, 231 ve 232 nci maddelerinde, faturanın şekli ve nizamı ile fatura kullanma mecburiyetinde (fatura vermek ve almak zorunda) olanlara dair hükümlere yer verilmiş, 233 üncü ve müteakip maddelerinde de fatura yerine geçen belgeler düzenlenmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre, dernekler (tüzel kişiliği itibarıyla) kurumlar vergisinin konusu dışında olup sadece bunlara ait iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır. Derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmeler derneklerin iktisadi işletmeleridir.
Derneklere bağlı iktisadi işletmeler diğer işletmeler gibi mükellefiyet tesis ettirme, defter tutma, beyanname verme, belge düzenine uyma ile Vergi Usul Kanununda belirtilen tüm vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır.
Yukarıda yer alan kanun hükümlerine göre, Derneğinizin belli bir bedel karşılığında kursiyerlere düzenleyeceği kurs ve seminer faaliyetleri nedeniyle Derneğinize bağlı bir iktisadi işletme oluştuğundan Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre birinci sınıf tüccarlar tarafından tutulması gereken defterlerin Kanunda belirtilen süreler içinde tasdik ettirilerek kullanılması, ayrıca aynı Kanunun belge düzeni ile ilgili hükümlerine riayet edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan herhangi bir teslim ve hizmet karşılığı olmayan üyelik aidatı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğunuzun bulunmadığı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)
|
||||
|
||||
Sayı |
: |
97895701-002.01-889 |
14/04/2014 |
|
Konu |
: |
AB Projesi kapsamında Türkiye’deki derneğe aktarılan hibe ile ilgili çalışma yapmak üzere gelen yabancı görevliye dernekçe ödenen gider karşılığının vergilendirilmesi |
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden; mali müşavirliğini yaptığınız … Derneğine Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında uluslararası bir kuruluştan hibe yapıldığı, yapılan bu hibe tutarları ile ilgili proje konusunda çalışmak ve toplantı yapmak üzere yabancı şahısların Türkiye’ye geldiği, bu şahısların yürütülen projenin ortağı olan … Üniversitesinde görevli akademisyenler olduğu ve Dernek tarafından bu kişilere günlük harcırah ödemesi yapıldığı belirtilerek, söz konusu harcırah ödemeleri üzerinden gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşlerinin sorulduğu anlaşılmaktadır.
1-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde, ikametgâhı Türkiye’de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan kimselerin Türkiye’de yerleşmiş sayılacağı; 6 ncı maddesinde ise Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 65 inci maddesinde serbest meslek kazancı, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar olarak, serbest meslek faaliyeti ise sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olarak tanımlanmış; 67 nci maddesinde serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmak üzere para ve ayın şeklinde alınan gider karşılıklarının kazanca ilave edileceğine hükmedilmiştir.
Öte yandan, 11.07.2008 tarihinde Avrupa Komisyonu ile Türkiye arasında imzalanan ve 5824 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Çerçeve Anlaşması’nın 26 ncı maddesinin 2/c maddesinde;
“Türk vatandaşı olmayan ve Türkiye’de ikamet etmeyen gerçek kişiler tarafından, Yararlanıcının ortak finansman katkısı ve Topluluk tarafından finansmanı sağlanan hizmet ve/veya iş ve/veya hibe ve/veya eşleştirme sözleşmelerinin ifasından elde edilen gelirler Türkiye’de gelir vergisine tabi tutulmaz.
Tüzel kişiler de, Türkiye’de iş yeri veya sabit yerleri olmaması kaydıyla, yukarıdaki aynı hükme tabi olacaklardır.
AT sözleşmelerinden kaynaklanan kâr ve/veya gelir, bu kâr ve/veya geliri elde eden gerçek ve/veya tüzel kişilerin Yararlanıcı tarafından onaylanan ve bu kişilere uygulanabilir çifte vergilendirme anlaşmalarının hükümleri uyarınca, Türkiye’de iş yeri veya sabit yerleri var ise,Türkiye’nin vergi sistemine göre vergiye tabi tutulacaktır.”
hükmü yer almaktadır.
Anılan Anlaşmanın vergi istisnalarına ilişkin hükümlerinin usul ve esaslarını belirlemek amacı ile 8.5.2009 tarih ve 27222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No’lu Türkiye – Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Genel Tebliği’nin “4.5.2. İstisnanın Uygulanması” başlıklı bölümünde ise;
“IPA Çerçeve Anlaşması’na göre, Avrupa Birliği veya Avrupa Birliği ve Türkiye ortak katkısı ile finanse edilen AT Sözleşmelerinin yürütülmesi çerçevesinde bu sözleşmelerde görev alan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan ve Türkiye’de ikamet etmeyen gerçek kişi AT Yüklenicilerinin bu sözleşmelerden elde ettiği gelirler, gelir vergisine tabi değildir.
Aynı zamanda bu sözleşmeler kapsamında bir AT Yüklenicisine bağlı olarak hizmet ifa eden ve ücreti AT Sözleşmesi bütçesinden ödenen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan ve Türkiye’de ikamet etmeyen gerçek kişilerin de elde ettikleri gelirler, gelir vergisine tabi değildir.
AT Sözleşmesini yürüten tüzel kişi AT Yüklenicilerinin Türkiye’de iş yeri veya sabit yerleri olmaması kaydıyla, AT Sözleşmesinin yürütülmesinden dolayı elde ettikleri kurum kazancı, kurumlar vergisine tabi değildir.
Bununla birlikte, AT Sözleşmelerinden kaynaklanan kâr ve/veya gelir, bu kâr ve/veya geliri elde eden gerçek ve/veya tüzel kişilerin, Türkiye tarafından onaylanan ve bu kişilere uygulanabilir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının hükümleri uyarınca, Türkiye’de iş yeri veya sabit yerlerinin bulunması halinde, Türk vergi mevzuatı uyarınca vergiye tabi tutulacaktır.
Diğer taraftan, AT Sözleşmesi kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan veya Türkiye’de mukim olan gerçek kişiler ile Türkiye’de iş yeri veya sabit yerleri olması kaydıyla tüzel kişilere AT Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere hibe şeklinde sağlanan tutarlar, ticari kazanç kapsamında gelir olarak kabul edilerek gelir vergisine; kurumlar vergisi mükellefleri için de ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisine tabi olacaktır.”
hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; …’nin Merkezi Finans ve İhale Birimi ile imzaladığı TR0703.01-01/87 sayılı Avrupa Topluluğu (AT) Sözleşmesi kapsamında yılda 3-4 günlüğüne çalışan ve Türkiye’de ikamet etmediği ifade edilen … Üniversitesi’nde görevli yabancı akademisyenlerin elde ettikleri gelirler, IPA Çerçeve Anlaşması’nın 26/2-c maddesine göre gelir vergisinden istisna olduğundan bu kişilere yapılacak harcırah ödemeleri üzerinden gelir vergisi stopajı yapılmayacaktır.
Ancak, … Üniversite’nde görevli yabancı uyruklu akademisyenlerin İtalya’da mukim (yerleşik) olmaları halinde; Türkiye-İtalya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ni düzenleyen 14 üncü maddesi kapsamında (başka bir ülkede mukim olmaları ve bu ülke ile ülkemiz arasında akdedilmiş bir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunmasına bağlı olarak söz konusu olacak Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması kapsamında) Türkiye’de bir sabit yere sahip olmaları durumunda, bu sabit yere atfedilebilen gelirlerle sınırlı olmak üzere Türkiye’de vergilendirilebilecekleri tabidir.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları kapsamında Türkiye’de bir sabit yere ya da iş yerine sahip olunup olunmadığı hususunun ilgili anlaşmaların “İş yeri”ni düzenleyen 5 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, bir teşebbüsün işinin tamamen ya da kısmen yürütüldüğü işe ilişkin “sabit bir yerin” iş yeri oluşturacağı ve faaliyetin niteliğine uygun olarak kullanılan yerin münhasıran söz konusu faaliyete tahsis edilmesinin gerekmediği, aynı şekilde başka teşebbüs ile paylaşılması veya başka bir teşebbüse ait olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, belli bir alanda faaliyetlerin süreklilik arz edecek şekilde icra edilmesi durumunda da sabit yerin/iş yerinin oluşacağı tabiidir.
Türkiye’nin akdetmiş olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının Türkçe metinlerine www.gib.gov.tr (mevzuat / uluslararası mevzuat / Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının Türkçe metinleri) adresinden ulaşılabilmektedir.
2 ) DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV-Makbuz ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların binde 6,6 nispetinde damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
IPA Çerçeve Anlaşması’nın 26/2-g maddesinde;
AT sözleşmeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nde damga vergisine veya tescil harcına veya eş etkili diğer herhangi bir yükümlülüğe tabi olmayacaktır. Bu muafiyet, tedarik sözleşmeleri hariç, AT sözleşmeleri kapsamındaki işlemler ve ilgili ödeme emirlerine de uygulanacaktır”
denilmektedir.
Söz konusu IPA Tebliği’nin “4.7. Damga Vergisi ve Harç İstisnası ve Uygulaması” başlıklı bölümünde ise,
” Avrupa Birliği veya Türkiye ile Avrupa Birliği ortak katkısı ile finanse edilen ve Sözleşme Makamı ile AT Yüklenicisi arasında imzalanan ve bu Tebliğ’in 3.5 numaralı bölümünde tanımlanan AT Sözleşmesi, damga vergisinden istisna tutulacaktır. Buna göre, Avrupa Topluluğu veya Türkiye veya hibe yararlanıcısı tarafından imzalanan ve bir faaliyetin, muhtemel ortak finansmanını da içerecek şekilde, IPA çerçevesinde finanse edilmesini sağlayan ve yasal olarak bağlayıcılığı olan her türlü belge damga vergisinden istisna tutulacaktır. Ancak, AT Yüklenicisi ile tedarikçi arasında düzenlenen tedarik sözleşmesi damga vergisi istisnasından yararlanamayacaktır.
denilmektedir.
Bu durumda, adı geçen Derneğe Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında uluslararası bir kuruluştan yapılan hibeler ve bu konuda yürütülen projelerle ilgili olarak çalışmak ve toplantı yapmak üzere Türkiye’ye gelen akademisyenlere Dernek tarafından yapılan harcırah ödemeleri nedeniyle düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Damga Vergisi Kanunda kira sozlesmelerinden damga vergisi alinmaktadir.
A) Belli Parayı İhtiva Eden Kağıtlar bölümünün 2. maddesinde “Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden) binde 1,65 oran üzerinden damga vergisine” tabidir.
Bu konu hakkında bazi istisnalarda bulunmaktadır. 9. maddede
“Bu Kanun ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır.”ibaresi bulunkatadir.
Tablonun 2 sayili bendine baktigimizda
“C) Kişilerden resmi dairelere verilen kağıtlar: IV – Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar: 31. (Ek: 5281/8 md.) (Geçerlilik: 01.01.2005, Yürürlük: 31.12.2004) Dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri.”
Damga vergisinden müstesna olduğu anlasilmaktadir.
YABANCI DERNEKLER, TEMSİLCİLİK VE ŞUBELERDE MAL TESLİMLERİNDE AYNI YARDIM TESLİM BELGESİ KULLANMAK ZORUNDADIR.
Suriye de yaşanan iç savaştan dolayı yogun olarak Gaziantep Hatay Şanlıurfa Ve Mardin illerinde dernekler kanunun 5. Maddesin 2. Fıkrasında “Madde 5:Yabancı dernekler, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının izniyle Türkiye’de faaliyette veya işbirliğinde bulunabilir, temsilcilik veya şube açabilir, dernek veya üst kuruluş kurabilir veya kurulmuş dernek veya üst kuruluşlara katılabilirler” yararlanarak yurt dışı merkezli dernekler temsilcilikler, şubeler ve dogrudan faaliyette bulunma izinleri bulunmaktadır.
Kamp dışında kendi imkanları ile yaşayan Suriyelilere yabancı kuruluşlar ayni yardım yapmaktadırlar. Bu yardımlar örnegin battaniye, tüp, çocuk maması, kanser hastalarına medikal malzemeler vb ayni yardımlardır.
Yabancı dernekler her ne kadar isminde yabanci kelimesi geçsede türkiye de çalıştıkları için Türk dernekler Kanununa göre çalışmak zorundadır.
Yabancı dernekler temsilcilikler de suriyeli mültecilere yardım yaparken AYTB kullanmak zorundadırlar. Satın aldkları yardım malzemesini envanterlerinden düşmeleri için bu belgeyi kullanmak zorundadır.
AYTB Dernekler müdürlüğü ile anlaşmalı matbaalar tarafından bastırılır. Bunun için karar almanız gerekececektir.
Örnegin: Yönetim kurulu olarak xx.xx.20xx tarihinde yaptıgımız toplantıda dernek olarak “Aynı Yardım Teslim Belgesi”ni xyz matbaasına bastırılmasını karar verilmiştir.” Diye karar alıyorsunuz, bir matbaa ile görüşüp kararın bir fotokopisini onları verip bu belgeyi bastırıyorsunuz. Daha sonrasında ise matbaa sizin yerinize tüm bu işlemleri yapıyor.
AYTB’yi bastırdıktan sonra mal teslimlerinde bu belgeyi kullanıyorsunuz. Bu belgeler genelde 3 nusha oluyor. Belgenin ilk kısmını orijinal imzalı olanı yardımı yaptıgınız kişiye veriyorsunuz. İkinci nüshasını kendi dosyanızda tutun. İkinci nüshasının altına verdiginiz yardımın faturasının fotokopisini ekleyin ki olulabilecek denetimlerde neyi nasıl hangi fatura ile verdiginiz beli olsun. Üçüncü nüsha ise koçan da kalacaktır.
Oluşabilecek denetimlerde envanter sayımlarında hangi malın nereye gittigi bu belgelerle ortaya çıkacaktır.
Dernekler dairesi başkanlıgının resmi sitesinde (https://www.dernekler.gov.tr/ ) bildirim ve ekler linkinin altında EK-14 AYTB vardır. Bunun içerisinde 2 farklı belge karşımıza çıkmaktadır. Bu ilk belge 14/A olan tek kişiye düzenlenir ve birden fazla malzemenin aynı kişiye teslim edilmesi esnasında kullanılır.
14/B ise çoklu AYTB’dir. Buda aynı ürünü birden fazla kişiye verdigin zaman kullanılır. Mesela 100 tane battaniye dagitiyorsun. AYTB’yi doldurup malı teslim alanlara doldurtabilirsin.
Hüseyin BALİ
Mali Müşavir
hsynbl@gmail.com
Derneklerde kullandıgımız kara defterlerinin her yılın başında aldıgımız kararın karar numarası 1 den başlaması gerekmektedir.
http://www.dernekler.gov.tr/tr/Mevzuat/teblig/2007-2.aspx